NEDİR BU KADINA ‘SEKSİ OLMAK ZORUNDASIN’ DAYATMASI?

Bu yazıyı yazmaya epeydir niyet etmiştim ama tatlı bir yoğunluk içerisinde bir türlü önceliğime alamadım. Dün dünyalar güzeli oyuncu sevgili Aslı Enver’in Disney Plus’ta yayınlanacak olan yeni dizisi ‘Arayış’ın galasında verdiği pozları görünce, hemen yazıya dökmek istedim duygularımı. Kızını kucağına almaya gün sayan sevgili Aslı Enver pembe bir hamilelik elbisesi ile katıldı galaya. Gazetecilere poz verirken o kadar doğal, o kadar masum, o kadar güzel görünüyordu ki! Hamile hamileydi, anne gibiydi… Objektiflere seksi poz verme kaygısı hiç yoktu, ihtiyacı da yoktu. Doğallığı ve masumiyetiyle zaten ışık saçıyordu. Kendisini tebrik ediyor ve yavrusunu sağlıkla kucağına almasını diliyorum…

Konumuza gelecek olursak… Kadına ‘seksi olmak zorundasın’ dayatması. Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile bu dayatma ayyuka çıktı. Neredeyse 7’den 70’e herkesin poz verme şekli değişti. Vamp bakışlar, asık suratlar, şişirilmiş dudaklar… Dekolteler de cabası… Ben bunları kınamıyorum, yanlış anlaşılmasın. Haddime de değil. Bana ne ayrıca? Bir oyuncunun işi gereği, rolü gereği bu gibi pozları vermesi çok doğal. Bir şarkıcının keza aynı. Ama hepimizin, neredeyse tüm kadınların bunu akım haline getirmesi absürt, kusura bakmayın.

Bir Serenay Sarıkaya… Nasıl baksa, ne şekilde dursa, nerede poz verse, gülse de somurtsa da, vamp da olsa çocuksu da olsa kendine yakıştırıyor. Bu yüzden Serenay Sarıkaya! Bu gibi daha pek çok isim sayabilirim. Şimdi o öyle bakıyor diye ben de öyle bakmaya çalışsam olmaz. Yüzüme gözüme bulaşır. Öyle değil mi?

Kendimiz olmaktan çıktık, mesele bu. Anlatmaya çalıştığım bu. Biz kendimizden çıkmışken gidip sosyal medyada izlediğimiz kişisel gelişim videoları ile özlü sözlerle, olumlamalarla kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Olmaz! Onlar bizi bize getirmez. Biz kaybolduğumuzun farkında değiliz. Önce bunu fark etmemiz lazım. Fark etmek! Biz kendimizin henüz farkında değiliz. Etrafımızı fark etmekten, kendimizi yok saymışız. N’olur kendimize dönelim! Bu yüzden Aslı Enver örneği ile başladım yazıya. O kadar kendi gibi ki! Lütfen bakın, dünyada ve ülkemizde birçok hamile ünlünün örneklerine. Hamilelik pozu vermek zorunda, hem de seksi olmak zorunda. Neden? Çünkü bu bir akım… Rihanna bunu yapıyor, ben niye yapmayayım? Bilmem kim ip gibi hamilelik geçirdi, ben de onun gibi olmalıyım deyip yemekten içmekten kendini zoraki alıkoyanlar, karınlarını çeşitli korselerle baskılayanlar… Gerekçe? Seksi görünmek!

Size bir şey söyleyeyim mi? 45’imden sonra dünyanın en güzel kadını olduğumu fark ettim. Çünkü fark ettim ki, her kadın dünyanın en güzel kadını. Her birey dünyanın en güzel bireyi. Bunu ciddi söylüyorum. Kendimle yüzleştim. Hem de kendime söylediğim öyle sevgi sözcükleri ile değil. Kendimi döve döve, hırpalaya hırpalaya, yeri geldi ahmaklığımı yüzüme vura vura… Kendini keşfetmek böyle başlıyor, onu anladım. Sadeleştim, yıllardır kullandığım sarı saçtan kurtuldum önce. Kuaförde geçirdiğim zamanın mantıklı bir açıklaması olmadığını fark ettim. Çevremi eksilttim. Sahtelikleri hayatımdan çıkardım. Hayatım berraklaşmaya başlayınca kendimi buldum burada ve yeniden inşa etmeye başladım. Şimdi bu kadını gerçekten çok seviyorum. Ama ‘kendimi seviyorum, önemsiyorum, bugün evrenden bolca sevgi çekiyorum, oldu’ ile olmuyor. Bilginize…

Geçen bir modacı abi ile bir röportajda denk geldik. “Tarzını beğendim, iş dünyası için uygun ama odun gibisin. Fiziğin çok güzel ama sen kadın gibi değilsin” dedi. Yüzüne baktım, gülümsedim ve teşekkür ettim. “Kadın gibi olmak nasıl bir şey?” dedim. “Kadın memesini açar, bacağını açar, kıvıra kıvıra yürür, bir kahkaha attı mı mahalle duyar” dedi. Şimdi, böyle bir zihniyetle gireceğiniz sohbette galip olma şansınız yoktur. Teşekkür edip, ortamdan ve o enerji alanında çıkmanız lazım. Ama bunu yapmadan kısa da olsa bir şeyler söyledim tabi. “Odun olmak benim tercihim, zira köklerimin çok farkındayım. Bu odunluk bana iş çevremde hep saygınlık getirdi. Kadın olmaya gelince, o benim hazinem ve onu olu orta sergilemek bana değer katmaz.” dedim. “Ben de karşıyım” dedi sonra, çok acayip bir yere evrildi her şey. Kadınlar her an et sergiler hale geldi” dedi.

E öyle ama konuşmaya beni neredeyse aşağılayarak girdin. Senin gibi daha kaç kişi farkında olarak ya da olmayarak kadına bu baskıyı kuruyor. Nedir seksilik? Neden kadın illa seksi görünmek zorunda? Seksi olmayan kadın zaten yok ki? Her kadın dünyanın en seksi kadını. Her kadın dünyanın en güzel kadını. Ama kime? Önce kendine! Sonra da kendini gerçek anlamda özel hissettirene!

Kökleri kurursa bir ağaç yaşayamaz. Odun bile kurumuş kökün enerjisini alır. Zamanla kurur, kurur kaskatı hale gelir. Ateşin mi yanmak için kuru oduna ihtiyacı vardır, odunun mu yok olmak için ateşe? Bilinmez! Ama insanın gerçekten mutlu ve huzurlu olabilmesi için kendi ile kucaklaşmaya gereksinimi vardır. Tıpkı meyve veren yemyeşil ağacın, papatyanın, gülün, lalenin kökleri ile kucaklaşıp dünyaya nefes, renk ve güzellik katması gibi.

Kucaklıyorum hepinizi…