Adalet ve Kul Hakkı: Arkadan Konuşarak Başarı Arayanlar
Adalet, insan hayatının temel taşlarından biridir. Toplumlar, bireyler arasında hak ve hukuk gözetildiği sürece ilerler. Ancak ne yazık ki bazı insanlar, başkalarının yüzüne gülüp, arkalarından iftira atarak ya da oyunlar çevirerek kendilerine yol açmaya çalışır. Bu durum hem dinî hem de ahlaki açıdan büyük bir yanlışlık içerir.
Kul hakkı, İslam’da en önemli kavramlardan biridir. Bir insanın emeğine, hakkına veya onuruna zarar vermek, Allah katında büyük bir vebaldir. Bu hakkın affedilmesi yalnızca hakkı yenen kişinin rızasına bağlıdır. Yüzüne dost görünüp, arkadan konuşarak bir insanın şerefine zarar vermek, iftira atmak veya onu kötülemeye çalışmak, aslında kişinin kendi içindeki adalet ve ahlak yoksunluğunu gösterir.
Dünyada başarıya ulaşmanın birçok meşru yolu varken, bir başkasını kötülemekten medet ummak ne kadar aciz bir durumdur. Oysa gerçek başarı, alın teriyle, dürüstlükle ve hak yemeden kazanılır. Günümüzde, özellikle iş dünyasında ve sosyal çevrelerde, böyle davranışların sıkça görülmesi maalesef toplumdaki güven duygusunu zedelemektedir. İnsanlar birbirine güvenemez hâle gelirken, dostluk ve dayanışma gibi önemli değerler de yok olmaktadır.
Hâlbuki adalet, herkesin hakkını alması demektir. Eğer bir kişi, başkalarını kötülemekle zaman harcıyorsa, bu durum kendi beceriksizliğinin ve yeteneksizliğinin açık bir itirafıdır. İslam’a göre iftira, kişinin hem bu dünyada hem de ahirette karşılığını alacağı ağır bir günahtır. Kısa vadede böyle yöntemlerle bir yerlere gelse bile, uzun vadede bu tarz insanlar hep kaybeder.
Sonuç olarak, insanları kötüleyerek değil, birbirimizi destekleyerek ilerlemeliyiz. Adaletin olduğu yerde güven, güvenin olduğu yerde de gerçek başarı vardır. Herkesin içini sorgulayıp, adil ve dürüst olmayı hayatının merkezine koyması gerekmektedir.
……………………………………….
Bulgarca / На български
Справедливост и нарушаване на чужди права: Тези, които постигат успех с интриги
Справедливостта е основен стълб на човешкия живот. Обществата могат да напредват само ако се спазват правата и законите между хората. За съжаление, някои хора се опитват да си проправят път чрез лъжи, клевети и интриги, докато привидно се държат приятелски. Това поведение е не само морално осъдително, но и дълбоко противоречи на религиозните ценности.
В исляма нарушаването на чужди права (кул хаккъ) е един от най-големите грехове. Да навредиш на честта, труда или достойнството на някого, е сериозно провинение, което може да бъде простено само ако засегнатият човек го приеме. Да се усмихваш в лицето на някого, а зад гърба му да го клеветиш, е проява на липса на морал и достойнство.
Съществуват толкова много честни начини за постигане на успех, че използването на лъжи и клевети изглежда не само неетично, но и жалко. Истинският успех се постига с труд, почтеност и уважение към другите. В наши дни, особено в професионалната среда и обществото, подобни поведения често разклащат доверието между хората. А когато няма доверие, изчезват и ценности като приятелството и солидарността.
Справедливостта означава всеки да получи това, което заслужава. Тези, които прекарват времето си в злословене, всъщност признават собствената си некомпетентност. Според исляма клеветата е тежък грях, за който човек ще отговаря както на този свят, така и в отвъдното. Макар че тези хора могат временно да постигнат успех, накрая винаги губят.
В заключение, напредъкът трябва да се основава не на злословене, а на взаимна подкрепа. Там, където има справедливост, има и доверие, а където има доверие – има и истински успех. Нека всички се стремим към честност и почтеност в своите дела.