Yere düştüğünde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin!
Engelliler için verdiği mücadele ve yaptığı çalışmalarla her kesim tarafından destek gören siyaset üstü bir isim o. AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram, hayat hikayesi ve yaşamda kalmak için verdiği mücadele ile Buğday Tanesi filmi ve kitabı ile Türkiye’yi hem ağlattı hem de milyonlara ilham kaynağı oldu. Türkiye’de engelli hakim ve savcıların görev alabilmesi için kapı açan çok önemli bir isim Serkan Bayram. Türkiye’de Engelliler Bakanlığı’nın kurulması konusunda canla başla çalışıp projeler üretiyor. Projelerini tüm dünyaya anlatan ve duyuran Serkan Bayram, Avrupa Parlamentosu ve Senatosu tarafından Fahri Senatör unvanını aldı. İşte o müthiş mücadelenin hikayesi…
Sayın vekilim sizin aslında hayat hikayeniz “Buğday Tanesi” filmine konu oldu. Çok etkileyici bir hikayeniz var, herkese ilham olacak cinsten. Bu hikayeyi ve yaşam amacınızı bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?
Öncelikle; bugüne kadar ailemiz, öğretmenlerimiz, siyasi büyüklerimiz, milletimiz, basınımızın büyük desteği oldu. Ben herkese teşekkür ediyorum. Tabii benim hayatım ilginç bir hayat!
Bir parmak, elli yıllık mücadele!
Geçen bir programa çıktım. “Size ne diye hitap edelim” dediler. Dedim; milletvekili, parlamenter, Avrupa Senatörü olduk… Noterliğimiz var, avukatlığımız var, ara bulucuğumuz var, uzlaştırmacılığımız var, yazarlığımız var, aktörlüğümüz var… Nasıl hitap etmek istiyorsanız öyle edin dedim. Hoşlarına gitti.
Millette on parmakta on marifet, bizde bir parmakta on marifet. Allah nasip etti. Bir mücadele içineyiz.
Kısaca hayat hikayemden bahsedeyim. 1974 yılında ben Erzincan, Refahiye ilçesine bağlı dağ köyü olan Üçören köyünde dünyaya gelmişim. Bizim oralarda geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. 1975 yılında annem tarlaya gidiyor ve beni ağaç altına bırakıyor, gölgede rahat edeyim diye. Bu sırada tarla tutuşuyor. Benim içinde bulunduğum beşik de tutuşuyor. Ben de yanıyorum. Erzincan’ın Refahiye Devlet Hastanesi’nde 40 gün yoğun bakımda kaldım, 41’inci gün hayata tutunmuşum.
18 yaşıma kadar ellerim cebimde dolaşan bir gençtim.
Gençlik yıllarınız nasıl geçti?
Gençlik yıllarım zor geçti. Beşiktaş’ta büyüdüm. 18 yaşıma kadar ellerim cebimde dolaşan bir gençtim. Eski İETT otobüslerini hatırlarsınız. Karşılıklı koltuklar vardı arkada, onlara oturamazdım. Tekli koltukları tercih ederdim. Hep elleri cepte saklanırdım bu da psikolojik olarak beni yordu.
Şimdi sizi bütün Türkiye hatta dünya tanıyor.
Evet, avukatlık ve vekilik hayatımla bütün Türkiye tanıdı. Buğday Tanesi Filmi Netflix’te en çok izlenenlerde. EBA (Eğitim Bilişim Ağı), THY (Türk Hava Yolları ), YHT (Yüksek Hızlı Tren), Üniversiteler, TRT’de yayınladı ve milyonlara ulaştı. Şimdi ise Metavers’te… Derken bütün dünya tanıdı.
Bu filmi sadece Serkan Bayram’ın hikayesi olarak düşünmeyin. Türkiye’de 10 milyon engellimiz var. Dünyada 1,5 milyar engelli var. Bu film bu hikaye, onların da hikayeleri ve yaşanmışlıklarıdır.
Eğitim hayatınızdan da bahsedebilir misiniz biraz. Durumunuz eğitim hayatınızda bir engel teşkil etti mi sizin için?
1996 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. 1997 yılında Hakim ve Savcılık sınavına girdim. Başarılı bir öğrenciydim. Aynı yıl Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlamıştım. Tabi mülakatta elendim. ‘Alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı vücut bozukluğu bulunmaması’ diyordu hakim ve savcılar kanunun 8’inci maddesi. Bundan dolayı beni elediler.
Üzdü mü bu sizi?
Çok üzüldüm! Bu yüzden insan mülakatta elenebilir mi? Bu sebepten dolayı elenmek beni üzdü. Bundan sonar avukatlık büromu açmaya karar verdim, çünkü gördüm ki kamuda bana geçit vermeyecekler. Böyle bir zihniyet var! Ben de kendi kendime, “En güzeli Serkan, daha çok üzülme. Git büronu aç, mutlu ol, çalış.” dedim ve aktif avukatlığa başladım. 10 binden fazla vekalet aldım. İstanbul’da iyi bir çevrem var ve 2001 yılından itibaren de aktif siyaset girdim.
1997-2000 yılları arasında da STK’larda; Hukukçular Derneği, Kızılay, Ortopedik Engeller Derneği, Futbol Kulüpleri Yönetim Kurulu dahil STK’larda her alanda görev yaptım. Köy Derneği’nden tutun da vakıfların en üstüne kadar her alanda görev yaptım.
2000’den sonra AK Parti’yle beraber siyasete girip her kademede görev yaptım.
2015 yılında Erzincan tarihinde ilk defa CHP’li vekil arkadaşım yerine geldim ve milletvekili oldum.
O dönem yaş 41… Düşündüm… Ben İstanbul’da büyüdüm, okudum. Niye Erzincan, neden buradan vekillik diye düşünürken aklıma 41 gün yaşadığım olay geldi.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Bir mesaj mıydı bu?
Mesajı şöyle aldım. Rabbim dedi ki, “Düştüğün yerden kalkacaksın, ülkene millete hizmet edeceksin.” Erzincan’dan beşikteyken düştük yine Erzincan’da 41gün sonra yeniden kaldırdı. Böylece aktif siyaset hayatım başladı. Erzincan’da dört cami ve dört Cemevi yaptım. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” İstanbul’da Kartal Cemevi’nin cenaze arabasını ben hibe ettim. İhtiyaçları vardı.
Başın düşünce dara, Sekan Bayram’ı ara!
Numaranızı açık açık veriyorsunuz. Yetişebiliyor musunuz bu kadar yoğunluğa?
Benim numaram bütün Türkiye’de var. ’Başın düşünce dara, Sekan Bayram’ı ara’ benim sloganım. Siz de paylaşabilirisiniz. 0532 271 76 24. Televizyon kanalları, sosyal mecralar her yerde paylaştım. Yapılabileceğim bir şey varsa, yapmaya çalışırım. Danışmanlarımı ona göre organize ettim. Devlet üç danışman veriyor, bende altı danışman var.
Bütçesi, personeli olmayan bir bakan gibi çalışıyorum.
Bütün bu filmler, bütün bu galalar, yurt dışı çalışmalar, ihtiyaç organizasyonları… Hepsini de kendi cebimden karşılıyorum. Bütçesi personeli olmayan bir bakan gibi çalışıyorum. Bunu bütün dünya söylüyor. Allah o yüreği, cesareti, kalbi bize vermiş şükürler olsun. İnsan odaklıyım. İnsanı yaşatma, canı yaşatma derdindeyim.
Amacım engelsiz bir dünya engelsiz bir Türkiye.
2018’de İstanbul Vekili’ne geldim ve 2021 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da olduğu bir toplantıda, “Ben mağdurum. Bu yüzden elendim. Bu benim içime dert oldu. Sorumluluğum var bu konuda. Bunun değişmesi lazım.” dedim.
Sağ olsun, sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda hassasiyeti var. Son 20 yılda da engelliler alanında büyük destekleri oldu, her alanda olduğu gibi. 2022 yılında bütün partilerimizin katılımıyla da bu yasayı değiştirdik.
Akabinde 1 Haziran 2023’te yine İstanbul Milletvekili oldum. Aynı gün Adalet Bakanlığı’nın sınav sonuçlarına açıklandı. Engelliler hakim oldu o gün. Aynı gün onlar da meclise teşekküre geldi. Benim de mazbatımı vereceğim gündü. Onlarla beraber mazbatımızı meclisimize verdik.
Benim için vekil olmaktan öte, bu insanlarla beraber, kardeşlerimle beraber bu anı yaşamak yıllardır verdiğim mücadelemin en büyük tacıydı. Şimdi görme engelli kardeşlerimiz de hakim oluyor. Kimse engelinden geri kalmasın. Amacım engelsiz bir dünya engelsiz bir Türkiye.
Engellilerin kaymakam olabilmesi için de şimdi gereken yasal değişiklikleri yapıyoruz.
Ülkemizde engelli vali, engelli büyükelçi, bakan olsun. Engelliler bakanlığı olsun. Niye benim ülkemde yüz yıl boyunca bir engelli cumhurbaşkanı olmadı? Roosevelt, İkinci Dünya Savaşı’nda, 12 yıl tekerlekli sandayede Amerika’yı yönetti. Bu bizim ülkemizde de olabilir.
Amacım misyonumuzu tamamlamak.
Buğday Tanesi filminin 2’si de çekilecek mi?
Hedeflerimden biri de bu aslında. Engelli vali, büyükelçi, bakan, bakanlık… Onların anılarıyla Buğday Tanesi 2’yi Hollywood’la beraber yapıp, Türk demokrasisi ve insan haklarının geldiği yeri dünyaya göstermek istiyorum. Dizi teklifleri de geliyor ama benim amacım paranın peşinde olmak değil, amacım misyonumuzu tamamlamak. Buğday Tanesi Vakfı’nda çalışmalarımız hızla devam ediyor. Tayvan Hükümeti’ne aldığımız 5 milyon dolar hibeyi Gaziantep’te, büyükşehirimizin de desteğiyle hibe ettik ve Ortez Protez Merkezi’ni açtık. Depremde engelli kalan 12 bin kişinin eli ayağı yapılıyor şu anda orada. Kocaeli Büyükşehir’imize de Buğday Tanesi Engelsiz Yaşam Köyü’nü yaptık. 10 Nisan’da Avrupa Parlamentosu ve Senatörsü tarafından Fahri Senatör oldum. Nobel’e aday yazdılar. Oradan da hibe projemiz kapsamında çalışma yapıyoruz. Engelli Rehabilitasyon ve Yaşlı Yaşam Merkezleri’ni Türkiye ve dünyamızda kurmak, 81 ilimizde buna hayata geçirmek istiyorum öncelikle. Akabinde de hazineyle, arazi noktasına protokol yaparak ve binaların projesini yaparak bütün Türkiye’de insanların hizmetine sunmak istiyorum. Engellilerle ilgili yaşlı ve engelli otel konsepti merkezler kurmak istiyorum. Çünkü ülkemde 10 milyon engelli var. Yaşlı nüfus da 10 milyon.
İnsanlar artık evlenmiyor, yalnızlaşıyor, çocuk yapmıyor. 2050 yılında Türkiye’nin yüzde 50’si yaşlanmış olacak. Gelecek endişesi yaşamasın insanlar, bu yüzden bu merkezleri hayata geçirmek istiyorum.
Dünyada bir buçuk milyar engel var. Buğday Tanesi Vakfı’mızın da bir buçuk milyar doğal üyesi vardır.
15 gün önce Vatikan’da Papa Fransua ile bir araya geldim.
Hem insanın barışa ihtiyacı olduğunu, kan ve gözyaşı, savaş ortamının bitmesi gerektiğini, insanların ölmemesi gerektiğini, engelli kalmaması gerektiğini anlattım. Dünya’da engelli ve yaşlı refah bakanlığı bütün dünyanın kurmasını söyledim.
Benim amacım Türkiye bu bakanlığı ilk defa kursun, dünyaya örnek olsun. Sayın Özgür Özel Engelliler haftasında bir açıklama yapmış. “Engeller Bankanı’nı kuracağız” diye. Bütün partilerimiz destek oluyorlar. Hatta kanun teklifleri veriyorlar. Bunu oluşturalım insanlık için, geleceğimiz için. Çünkü biz bugün varız, yarın yokuz.
Engelli bölge müdürümüz oldu. Engelli daire başkanımız oldu. İşte bir bir bunları kırıyoruz. Kimse engellinden dolayı geri kalmasın.
Buğday Tanesi kitabımızın üserinde de yazdığı gibi: “Yere düştüğünde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin!”
Adınızı bir yere verilsin ister misiniz?
Ben ismimin verilmesini hiçbir zaman istemiyorum. Yaşarken ve ölürken aileme de vasiyetimir. Sarkan Bayram isminin hiçbir yere verilmesini istemiyorum. Buğday Tanesi bir misyondur. Bu misyon için Buğday Tanesi ismi her yere verilebilir.