Cihan Akın: Terapi köpeğinin önemini oğlum Ata sayesinde öğrendim
Bu hikaye insana aynı anda pek çok duyguyu yaşatıyor. Hüzün, gözyaşı, bekleyiş, umutsuzluk, umut, sevinç, azim… En çok da sevgi… 2021 yılında henüz 3 yaşındayken havuza düşerek boğulan minik Ata, mucize eseri hayata yeniden tutunmuştu. Ona köpek eğitmenleri anne ve babasının eğittiği Mocha isimli köpek can suyu olmuştu. Ata şimdi 6 yaşında ilkokula başladı. Mocha ise kıdemli bir terapi köpeği olarak kanser hastalarına terapi vererek onlara moral ve motivasyon sağlıyor. Minik Ata’nın annesi ve babası tecrübeli köpek eğitmenleri Cihan Akın ve Şenay Kandemir ise şu günlerde Doç. Dr. Eda Küçüktülü’nün geliştirdiği Sokak Köpeklerinin Terapi köpeği olarak yetiştirilmesi projesine dahil olmanın heyecanını yaşıyor. Terapi köpeği kavramını oğulları Ata’nın yaşadığı talihsiz olaydan sonra tam anlamı ile deneyimlediklerini ve bu sayede akademik anlamda bu alanda çalışmalara hız verdiklerini ifade eden tecrübeli eğitmenlerin duygu yüklü hikayesini dinlerken de yazarken de epey duraksadım, yutkundum, zaman zaman gözyaşım aktı… Ama etkilendim, hem de çok… Hem bir minik bedenin hayata tutunma azminden, hem Mocha’nın koşulsuz sevgisi ile insanları yaşam yolculuğunda motive etme yeteneğinden, hem de iki eğitmenin sadece köpekleri eğitmekle kalmayıp onları insanlığa faydalı olabilecek formata getirebilme çabasından…
Röportaj: Şükriye Tahir
Neden özellikle terapi köpekleriyle bu kadar yakından ilgilisiniz?
Cihan Akın: Bundan 8 yıl önce, Mocha 2 yaşındayken yurt dışında terapi köpeklerinin okullarda, rehabilitasyon merkezlerinde, özel gereksinimli çocuklarla işbirliği içinde olduklarını görmüştük. Bunun üzerine biz de Mocha ile çalışmalara başladık. 4 – 5 yıl kadar Mocha’yı terapi köpeği olarak eğittik.
Eğitirken de tabii ki; neyle karşılaşacağımız konusunda da, nasıl çalışma yapacağımız konusunda da bilgi sahibi değildik, çünkü hiçbir tecrübemiz yoktu. Sadece gönüllü olarak rehabilitasyon merkezlerine gidiyorduk. Çocuk Esirgeme Kurumu çocuklarıyla moral etkinlikleri yapıyorduk Mocha ile birlikte. Bu süreçte Mocha da biz de tecrübe etmiş olduk. Ama akademik olarak bunu nasıl yapacağımızı sorgularken bir kaza yaşadık.
Oğlumuz Ata İzmir’de gittiğimiz bir eğitimde havuza düştü ve boğulma durumu oldu. Atay’ı havuzdan çıkardığımızda çok su yutmuştu. Nabzı yoktu ve kalbi atmıyordu. Bir baba olarak çok büyük bir şoktu bu. Ambulansı beklemeden eğitim verdiğimiz köpeğin sahipleri ile birlikte Ata’yı arabaya attık ve apar topar hastaneye gittik. Arabada ilk müdahaleyi ben yaptım oğluma. Kalp masajıyla, suni teneffüs uyguladım. Hastaneye birkaç dakika kala kalbi atmaya başladı. Bir baba olarak o yaşadığım şok, beni moralmen çökertti tabii. Ata 24 saat müşahade altında kaldı, bilinci kapalıydı. Annesi Şenay Hoca ile birlikte, üzüntü ve belirsizlik içinde İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hastanesinde beklerken aklımıza Mocha geldi. Ertesi gün Ata’nın bilinci yerine geldi ama çocuk korku yaşıyor, ağlama nöbetleri geçiriyordu. O an Mocha’nın Ata’ya iyi geleceğini düşünerek onu hastaneye getirmeye karar verdik. Çünkü Mocha ve Ata’nın mükemmel bir ilişkileri var.
Mocha önce bizi iyileştirdi.
Aslında o süreç terapi köpekleri ile ilgili kafamızdaki bütün sorulara net bir şekilde cevap verdi. Terapi köpeğinin önemini oğlum Ata sayesinde öğrendim. Mocha İstanbul’dan üniversiteye geldiği anda terapi köpeğinin ne anlam ifade ettiğini, insanların hayatına ve psikolojisine nasıl katkı sağladığını bir eğitmen olarak ben bizzat gördüm. Mocha’nın tasmasını tuttuğum anda kendimi daha rahat hissettim, daha güvende hissettim. Çünkü o kadar üzgünüz ki, Ata’nın durumu belirsiz… Doktorları, “Çocuk 5 dakika oksijensiz kaldığı için, en iyi ihtimalle zihinsel engelli olabilir.” dediler ve bu zor süreçte Mocha önce anne ile babayı sakinleştirdi.
Ata ile hastanede ilk karşılaşma anları beni çok duygulandırdı.
Ardından hastane yönetiminden izin aldık. Hastane içinde değil ama dışında Ata ile birebir iletişim kurabileceğini söylediler. Ata ikinci gün itibariyle daha iyi durumdaydı. Mocha ile İlk karşılaştıkları anı hatırlıyorum. Bir baba olarak çok duygulandım. Çok değişik bir andı o.
Mocha ile Ata önce birbirleri ile selamlaştılar. Yanına gelince Ata’nın tebessüm ettiğini gördüm. Bir terapi köpeğini yıllarca eğitmiş olmanın önemini eğitmen olarak biz de görmüş ve deneyimlemiş olduk.
Sokak köpekleri bizimle iş birliği yaptı adeta…
İlginç bir olay daha vardı mesela… Üniversite hastanesinin bahçesinde birçok sokak köpeği de vardı. O anda yaşadığım atmosfer çok enteresan gerçekten… Bahçede bir çocukla oraya yabancı bir köpek var, biraz ileride 5 – 6 tane sokak köpeği yatıyor… Ama ne o köpekler bize havlıyor, ne bizim köpeğimiz onlara bakıyor. Yani inanılmaz bir iş birliği… Sadece Mocha değil, oradaki sokak köpeklerinin de bizimle iş birliği içinde olduğunu tecrübe ettik.
Terapi köpekleri ile ilgili uzmanlığımız yaşadığımız travma ile gelişti.
Daha sonra bir hafta boyunca Mocha ile beraber arabada kaldık biz. Annesi günün belli saatlerinde doktordan izin alıp Ata’yı dışarı getiriyordu. Mocha ile yürüyüş yapıyorlardı. Psikolojik anlamda Ata’ya çok iyi geldi bu durum ve sekizinci gün taburcu olduk. Fizyolojik olarak da herhangi kalıtsal bir şey kalmadı. Tedaviye çok iyi yanıt verdi. Psikolojik anlamda da tabii çok büyük korku yaşadı. Özellikle su korkusu oluştu ve biz eve geldikten sonra dört ay boyunca Ata’nın tüm oyun alanları, parklar, kreş ya da gittiğimiz her yerde Mocha da Ata’nın yanında oldu. Bu süreçte aslında terapi köpekleri konusunda akademik anlamda çalışmamız da başlamış oldu. Terapi köpekleri ile ilgili uzmanlığımız yaşadığımız travma ile gelişti.
4 ay sonra Ata yeniden havuza girmeye başladı.
Dört aylık bir çalışmada şu durumdaydık… Mocha havuzun kenarında yatıyor ve biz Ata ile havuza girebiliyoruz. O seviyeye geldik. Böylelikle terapi köpeklerinin insan hayatına psikolojik ve fizyolojik olarak nasıl katkı sağladığını biz kendi yaşantımızda gördük, deneyimledik, tecrübe ettik ve sonrasında da Eda hocamızla tanıştık. Eda hocamız bize güvendi. Terapi Köpekleri Projesi’ne bizi aracı etti ve biz Mocha ile Kanser hastalarına 15 dakikalık vizitler şeklinde seanslara girdik.
Seanslarda neler yapıyorsunuz?
O seanslarda hastalara soruyoruz. “Köpekle 15 dakikanız var, ne yapmak istersiniz?” diye. Kimi oynamak istiyor, kimi yönerge vermek istiyor, otur, yat, dön gibi… Genel itibariyle de yanında yatmalarını istiyorlar. Benim orada gözlemlediğim hastalar oraya tabii ki işlem için geliyorlar ve geldiklerinde kaygılı olduklarını gözlemliyorum. Biraz stresli oluyorlar ama koltuğa oturduklarında Mocha onların yanına yatıyor, onlar biraz onu sevdikten sonra Mocha kafasını hastanın bacaklarına yaslıyor… 15 dakikalık vizit süresi bittikten sonra devam etmek isteyen hastalar da çok oluyor, çünkü Mocha’nın yanından mutlu çıkıyorlar
Dört koldan bu projeye sahip çıkılması durumunda ilk yapılması gereken en önemli şey ne? Ne önerirsiniz?
Öncelikli olarak dünya terapi köpeklerini kullanıyor. Hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde anaokullarında, kreşlerde, yaşlı bakım evlerinde ve baktığımızda ırk olarak Labrador Retriever, Golden Retriever, Poodle ırklarının ön planda olduğunu görüyoruz. Biz de bu projeyle birlikte sokaktaki hayvanların da bunu yapabileceğini göstermek adına Safiş’i sahiplenmekle başladık bu işe.
Sokak köpeklerine hep birlikte istihdam yaratabiliriz.
Burada eğitmenler olarak uygun mizaçtaki, uygun karakterdeki köpekleri sahiplenerek, bu köpeklere gerekli itaat komutlarını öğreterek ve sosyal yaşam içerisinde birçok dış uyarana duyarsızlaştırarak onları eğitebiliriz. Bu köpekleri iyi önergeyi alan, itaatkar bir şekilde eğittiğimizde birçok hastanede, rehabilitasyon merkezinde, çocuk kreşlerinde, yaşlı bakım evlerinde istihdam yaratabiliriz. Çünkü biz millet olarak sokak köpekleriyle yaşamaya alışmış bir milletiz ve yaşamaya devam etmek istiyoruz. En azından insanla işbirliği içinde olabilecek iyi huylu hayvanları bu şekilde rahabilite ederek, eğitimlerine özen göstererek güzel sahiplendirmeler yapabiliriz.
Şenay Hocam, siz neler eklemek istersiniz?
Şenay Kandemir: Ülkemizde bu çalışmanın daha farkındalık yaratmasına yönelik projelerin artmasını diliyoruz. Bu konuda projenin başında olan Eda hocama çok teşekkür ediyoruz. Bu konuda gerçekten bize çok desteklerini ve yardımlarını sundu. Umuyoruz ki, terapi köpeği kavramı ülkemize çok daha iyi yerlere gelecektir. Çok daha yaygın olarak tüm dünyada olduğu gibi insanların olduğu her yerde onları da görüp insanlığın yararına daha iyi görmüş ve anlamış oluruz.